Türk Tiyatrosunun Oscar Töreni İçin Geri Sayım; Afife Goes to…
İki gün sonra Türk tiyatrosu için önemli bir ödül töreni olacak. 3 Ekim’de 25. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak törenle kazananlara taktim edilecek. Ödülün adı neden adı Afife’den, dünyada ve Türkiye’de tiyatro ödül törenlerine, Dionysos’tan günümüze tiyatronun kat ettiği yollara gene uzunca bir söyleşiye varsanız, favori içeceğinizi yanınıza alın, yolculuğumuz başlıyor. Bu kez cep telefonlarınızı kapatmayın, zira büyük çoğunluğunuz bu yazıya telefonlarınızdan okuyorsunuz. Ama oyunları seyrederken lütfen cep telefonlarınızı kapatınız ve kapattırınız.
Özellikle tiyatro, sinema gibi içinde çok parametreye sahip sanatlarda değerlendirme yapmak ve ödül vermek hep zordur. Tabi ki sanatçı olarak ödüle layık görülmek çok gurur vericidir. Sanat alıcıları için de ödül almış filmleri, oyunları ya da oyuncuları takip etmek ayrı bir heyecandır. Oyuncular ve tiyatrolar için başka bir kazanım da daha sonra yapacakları işlerin çıtasını yükselten ve kazancını arttıran tarafı elbette. Bu çağlar boyu da böyle olmuş aslında. Sanatçıların desteklenmesi için imparatorlar, krallar, devletler, burjuvazi ya da kurumlar, değişen kimliklerde güç ya da kapitalin sahipleri diyelim bunlara, sanata ve sanatçılara hamilik yapmışlar.
Sizi tiyatro tarihinin başlangıcına, Olimpos’a götürüyorum önce. İlk olarak Zeus’un baldırından, sonra da ayrıldığı parçalardan iki kez doğan Dionysos, acı çekme ve ölümün, sevinç ve yaşam ikileminin tanrısıdır. Ve bu özellikleriyle tragedya ve komedyanın yaratıcısıdır. Tabiatı anlamaya çalışan insanın mevsimlerin değişimini kutlayıp, tanrıların yağmuru kendilerine göndermesi için onlara birtakım övgülerde bulundukları Dionysos Şenlikleri tiyatro tarihinin başlangıcı olduğu gibi tiyatro ödüllerinin de miladıdır diyebiliriz.
Dionysos
Tiyatro insanlık tarihi kadar eskidir. Antik Yunandan başlayıp, Roma dönemine ilerlerken tiyatro, metinler ve sahneleme unsurları olarak büyük değişime uğramıştır. Sonra Orta çağ gelmiş, kilise baskısı ile belirgin olarak tiyatronun üstüne siyah perdesiyle çöküvermiştir. Tiyatronun tekrar canlanması Rönesans ile başlamış, o döneme kadar tiyatrolara verilen para ödüllerine ek olarak ceza sistemi de etkin şekilde uygulanmıştır. Yani sevgili okuyucu dünya düzeni hep böyle gitmiş; her baskı döneminde sanat/sanatçı cezalandırılmış ama sonra aydınlıklara çıkılmıştır. Umudumuz baki.
Neredeyse tüm Avrupa’yı etkilemiş olan, daha çok asker ve politik kimliğiyle bildiğimiz Napolyon, tiyatroda özellikle klasik oyun yazarlığını desteklemiş ve 1804 yılında Comedie Française’te sahnelenen En İyi Tragedya ve En İyi Komedya başına her yıl 10.000 ve 5.000 franklık ödüller vermiştir. Modern çağa geldiğimizde ödüller giderek çeşitlenmeye başlamıştır.
Drama yazarlarını da teşvik eden 100 yıllık köklü bir organizasyon olan Pulitzer Ödülleri ile başlayalım modern çağ ödüllerine. Amerikalı gazeteci Joseph Pulitzer, 19. yüzyıl sonlarında Amerikan gazeteciliğinin en önemli örneklerinden biri haline gelir, muhalif yanıyla dürüstlüğün peşinden giden Pulitzer, yaşamı boyunca gazeteciliğin ilerlemesinde önemli bir rol oynar. Ölümünün ardından mirasıyla Columbia Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi kurulur. Önce genç nitelikli gazetecilerin yetişmesi ve bu fakültede okuyan öğrencilerin daha iyi eğitim alabilmeleri için burslar verilmeye başlanır, ardından 1917 yılında Pulitzer Gazetecilik Ödülleri adı altında ödüller kategorileri ilk zamanlarda sadece edebiyat ve gazetecilik alanlarından oluşurken, 1918 yılında Edebiyat kategorisi başlığının altına Oyun Yazarlığı kategorisi eklenir. Zamanla kategoriler arasına şiir, müzik ve fotoğraf alanları da eklenir verilen ödül sayısı 21’e ulaşır. Gelişen çağa ayak uyduran ödül kategorileri arasına online gazeteciliği de ekler. Değişimler ile birlikte değerlendirme sistemleri değişmeye başlamıştır. Değerlendirmeler online sistemde yapılmaya başlar. Değerlendirmeyi yapan seçici kurul popülerlikten uzak durur ve drama alanında ödüle layık görülen oyunlar, daha çok yerel tiyatrolarda sergilenmekte, ödül kazanan kitaplar ise çok satanlar listesinde yer almamaktadır. Bu ödül sisteminin yaşayan bir organizmayı andıran hali Afife Tiyatro Ödülleri’nde de izlendiği için detaylı bahsetmek istedim. Seçici kurul ve jürinin çalışma süreleri, ilkeleri, yetkinlikleri, gönüllülük esasıyla esası her şeyin yönetmeliklere uygun ilerletilmesi ile yıllardır saygınlığı en yüksek noktadaki ödüllerden biri olarak hayatımızda olmaya devam etmektedir.
Köklü, günümüzde sansasyonel tartışmaların da yoğun yaşandığı, prestijli ödül törenlerinden bir diğeri de Sinema Sanat ve Bilimleri Akademisi, günümüzde bilinen adıyla Oscar Ödülleridir
Gelelim tiyatronun Oscar’ı olarak kabul edilen Tony Ödülleri’ne. İlk olarak 1946 yılında verilmeye başlanan, Amerika’da New York kentinde düzenlenen bu ödül töreni, Broadway’de sahnelenen beş yüz ve üstü seyirci kapasitesi olan salonlarda oynayan oyunlara verilmektedir. Tony Ödülü adayları, 24 kişilik bir idari kurul tarafından belirlenmekte, oylama ise 42 kişilik ayrı bir kurul tarafından gerçekleştirilmektedir. Her sene değişen oylama kurulu tiyatronun farklı alanlarında çalışan profesyonellerden seçilmektedir. Bu oylama kurulunda ödül kategorilerde yer alan uzmanlık alanlarında profesyonelleşmiş kişilerin bulunması şart koşulmaktadır. Bu ödülleri değerli kılan uzun soluklu olmaları yanında işin profesyonelleri tarafından, içinde hile barındırmayan, kurumsal yapılar olmalarından kaynaklanmaktadır.
Çok sayıda ödül töreni içinden bu kadar seçki yeter sanırım. Gelelim ülkemize. Tiyatro tarihimizi maalesef çok uzaklardan başlatamıyoruz. Modern dönem tiyatrosuyla başlatmak doğru olacaktır. Osmanlının son dönemlerinde gayrimüslim vatandaşlar tarafından icra edilen tiyatro sanatı, yasakları aşmak, kendine ait tiyatro metinleri oluşturmak, konservatuvarlar açarak tiyatro için sanatçılar yetiştirmek, sahneler açmak, kurumsallaşmak gibi unsurlarla bugüne ulaştı. İşte bunların hemen hepsi 100-150 yılın hikayesi. Böyle olunca ödül törenlerinin dünyadaki örnekleri gibi devam edebilmesi ve uzun yıllara yayılması oldukça zor. Afife Tiyatro ödülleri bu anlamda zoru başaran bir yapı. Oraya gelmeden kısaca diğer ödüllerden bahsetmek isterim tabi ki.
1958 yılında genç yaşta vefat eden oyuncu İlhan İskender adına verilmeye başlanan ve uzun yıllar da verilmeye devam eden İlhan İskender Tiyatro Ödülü, Türk tiyatrosu için önemli örneklerden biridir. 1974 yılına gelindiğinde ise uzun yıllar devam edecek olan Ulvi Uraz Tiyatro Ödülleri’ni hatırlamak gerekiyor. Günümüzde halen verilmekte olan İsmet Küntay Ödülleri ise on iki kategoride verilmektedir ve ilk olarak 1975 yılında verilmeye başlanmıştır. 1977 yılında Avni Dilligil’in adına ailesi tarafından oluşturulan Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri 2003 yılına kadar aralıksız verilmiştir. 1980 yılında kurulan İsmail Dümbüllü Ödülleri ise Müjdat Gezen tarafından düzenlenmiştir. Ödül törenlerinden çoğunluğu kendi standardını oluşturmuş uzun yıllar devam etmiştir. Pek çok ödül töreni ise birkaç yılın ardından devamlılık sağlayamamıştır. 70’li yıllar ve 90’lı yıllar ödül törenleri açısından zengin yıllar. Adını hızlıca geçeceğim, devam eden diğer ödüller de şöyle Bedia Muvvahit Ödülü, Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri, Direklerarası Seyircileri Ödülleri, Ekin Yazın Dostları Tiyatro Ödülleri, Savaş Dinçel Tiyatro Ödülleri, Anadolu Tiyatro Ödülleri, Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatro Teşvik Ödülü.
Açılış paragrafındaki vaade gelmem biraz zaman aldıysa da içinde biraz Pulitzer, bir parça Oscar, bir tutam Tony olan Türk tiyatrosunun en prestijli tiyatro ödülü Afife’nin heykelciğine sonunda ulaştık. Bu ödül kazananın sevindiği, övündüğü; alamayanın kızdığı, küstüğü bir ödül. Afife Ödülleri özelinde adayların belirlenme sürecinin nasıl olduğunu, 25 yılda kendini daha objektif kriterlere doğru nasıl taşıdığını anlatmalıyım ki tiyatro oyun afişlerinde ‘‘Afife … adayı ya da …Afife Ödüllü’’ gibi detayları gördüğünüzde beklenti çıtanız yüksekte olsun.
Afif Jale’den yani Türk tiyatrosunun fedaisinden size daha önce bahsetmiş, yaşam hikayesi ilham olsun istemiştim. https://halktv.com.tr/makale/afife-jale-tiyatro-varsa-ben-varim-758310
Adresinden merak edenler göz atabilir. Yaşamının kalbine tiyatroyu koyan ama sahneye çıkmasının önüne defalarca engeller konulan Afife, öldüğünde sadece 39 yaşındaydı ve yapayalnızdı. İki gün sonra onun adını taşıyan bu ödülü alacak tiyatrocularla birlikte bizler aslında Afife’yi ve onun neferlerini ayakta alkışlıyor olacağız.
1997 yılından itibaren her yıl düzenli olarak yapılan bu ödül töreninde, günümüzde 4 özel ödülle birlikte tiyatro alanında12 kategoride toplam 16 ödül verilmekte. Bu ödülün fikri Haldun Dormen’e ait ve en başından itibaren yani tam 25 yıldır Yapı Kredi ödülün resmi destekçisi. 1997’de ilk ödül töreni için yedi kişiden oluşan bir kurul oluşturulmuştur. Oluşturulan bu ilk kurulun üyelerinden birçoğu alanında saygın akademisyen ve tiyatro alanında uzman kişilerden oluşmaktadır. Ayşegül Yüksel, Can Kıraç, Dikmen Gürün, Hale Kuntay, Sevda Şener, Suat Özturna ve Tunç Yalman bu ilk ekiptedirler. Afife tiyatro Ödülleri’nde geçerli olacak yapıyı kurarak ödül kategorilerini, seçim yönetimini ve jüri olarak nasıl bir yol izleyeceklerini belirlemişler ve ödül değerlendirmesini bu yapı ile 2003 yılına kadar devam ettirmişlerdir. Sonra yapıdaki değişimeler tıpkı dünyadaki gibi ihtiyaçlara ve sistemin daha güvenilir olmasına yönelik devam etmiştir. İlk 12 yıl boyunca verilen ödül heykelciği İlhan Koman’ın Akdeniz heykeliyken, sonrasında yakından tanıdığımız tiyatro maskları olan tasarım Ertuğ Atlı’ya ait.
Yazı gezinmesi