Sokak hayvanlarına ‘ötanazi’ de içeren ve Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda yaşanan tüm tartışmaların ardından kabul edildi. 2004 yılında çıkarılan kanunun 24 yıldır belediyeler tarafından yeterince uygulanmadığını belirten milletvekilleri, ‘ötanazi’ye karşı çıkarken, 3 gün ve toplamda 42 saat süren komisyonda pek çok tartışma yaşandı. Hayvanseverlerin basın açıklamalarıyla protesto ettiği kanun teklifinin gelecek hafta TBMM Genel Kurulu’na gelmesi beklenirken, komisyonda değiştirilen maddeler ve bunların ne anlama geldiği konusunda pek çok kişi ise kafa karışıklığı yaşanıyor. Köpeklerin yanı sıra kedileri ve yerel hayvan koruma gönüllülerini de etkileyen kanunla neler değişiyor? HAYKONFED(Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu) Başkan Yardımcısı Haydar Özkan Odatv’ye anlattı.
-Ötanazi kalktı mı? Ne uygulanacak?
-Ötanazi kelime olarak kalktı, ama 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’na atıf yapıldı. 5996 sayılı kanunun 3. bölümünün 9. maddesi 3.fıkrasında zaten ötanazi koşulları tek tek sıralanıyor. Başta ‘Hayvanlara ötanazi yapılmaz’ diyor. Ancak devamında istisnai durumlar yazılmış. Çevre ve insan sağlığını tehdit var. O zaman tüm köpekler bu kapsama alınabilir, kedi de alınabilir. Bu zaten mevcut kanunda vardı ama sadece kuduz olduğu kesinleşen hayvanlara kullanılıyordu. Şimdi bunun da kapsamı genişlemiş oldu. ‘İnsan sağlığına zarar’ diyecek, öldürecek. Uyutmadığı zaman da o veterinerin belki iş akdi feshedilecek.
-Yasal düzenlemeden kediler çıkarıldı mı?
1. maddede zaten kedi var. Bütün hayvanları kapsıyor. Kelime oyunu var. 1. maddede ‘sokak hayvanı’ ibaresi var. 2. madde de yine aynı şekilde. Madde 4 “Bakımevlerine alınan hayvanlar Bakanlık veri sistemine kaydedilir ve rehabilite edilen köpekler, sahiplendirilinceye kadar hayvan bakımevlerinde barındırılır.” şeklinde değiştirildi ancak diğer tüm maddelerde yine ‘sokak hayvanları’ şeklinde ibareler yer alıyor. Bu durumda toplatılma kısmında kedi de dahil oluyor.
-Sokakta kedi ve köpek besleyenlere ne olacak
Besleme yapanlara yönelik direkt yasaklama bulunmasa da 3. madde bu anlamda besleme yapanlara zorluk çıkarılmasına yol açabilir. 15. madde ikisini de destekliyor, yerel hayvan koruma gönüllüsü kavramını kaldırarak. Gerekçelerini okuduğumuz zaman bu anlam çıkıyor. 3. maddenin gerekçesinde “Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların hayvan bakımevinden toplanması ve buralarda rehabilite edilerek sahiplendirilinceye kadar bakılacak olması sebebiyle, bakımevleri dışında bir hayvan bakmanın, bunun yasal sorumluluğunu alarak sahiplenilmesi suretiyle mümkün olabileceği ilkesi kabul edilmektedir” diyor. Yani sokaktaki hayvana bakmak istiyorsan sahiplenmek zorundasın, gerekçesi bu. Sahibi olmadığın hayvana bakamazsın. Bu noktada, sokakta besleme yapanlara zorluk çıkartabilecek kişiler çıkabilir.
-‘Sahiplenilmesi yasak olanlar’ bölümüne giren yasaklı ırk köpekler ‘ötanazi’ yapılmadan bakımevlerinde yaşayabilecek mi?
Hayır, yasaklı ırklar ve sahiplenilmesi mümkün olmayan, tehlike arz eden hayvanlar uyutulacak. Bu madde değişmedi. Hepsi ayrı bir tuzak. ‘Barınakta yaşamaya devam etsin’ diyecekler ama bu kanuna dayanarak öldürebilirler de. Belediyeleri yetkilendiriyor, açık açık ‘Öldürün’ demiyor, ama belediyelere öldürme yetkisi vermiş oluyor.
-Yerel hayvan koruma görevliliği kaldırılıyor mu? Etkisi ne olur?
Hayvanları sokaktan alırken kimse zorluk çıkarmasın diye. ‘Tarım Orman Bakanlığı’nda eğitime katıldım, sertifika ve kimliğimi aldım. Ona istinaden besliyorum, bu konuda bilgi sahibiyim’ anlamına geliyordu. Öte yandan barınaklara giremeyecek, yerel hayvan koruma gönüllüsü olmayanları belediyeler barınağa almakta zorluk çıkarıyordu. Elle tutulur hiçbir yanı yok. Acilen geri çekilmeli.
-Bakımevi kurma zorunluluğu için son tarih ne? Ötanazi içeren kanunu uygulamayacağını belirtilen belediye başkanlarına hapis cezası mı var?
Belediyelere bakımevi yapmak için 4 yıl daha verildi, 2028’e dek süre tanındı. Bu 4 yılda belediyeler köpekleri toplayınca nereye götürecek? Yerleri yok. Toplamayanlara ceza veriyor. Madde 13’te “… Belediye başkanı ve meclis üyeleri ile ayrılan kaynağı hayvan bakımevi kurmak, sahipsiz hayvanları toplamak, rehabilite etmek veya sahiplendirilinceye kadar bakmak için sarf etmeyen ya da bu kaynağı başka amaçlar için sarf eden belediye başkanı ve belediye yetkililerine altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.” ifadeleri yer alıyor.
-Belediyelerin büyük çoğunluğunda bakımevi yok. Hayvanları sokaklardan toplama zorunluluğuyla birlikte, bakımevi olmayan belediyeler ne yapacak?
1403 belediyeden 1100 civarında bakımevi yok. Belediyelere bakımevi kurma zorunluluğu 4 yıl uzatıldı. Buralarda köpekleri koyacak bir yer yok. Nüfusu 25 bin kişinin altında olduğu için bakımevi kurma zorunluluğu olmayan belediyelere de kanun diyor ki ‘İl özel idaresi vasıtasıyla hayvanlarınızı en yakın bakımevine götürün’. Düşünün ki 11-12 ilçeli bir şehrin hiçbir ilçesinde bakımevi yok. Mesela Kırıkkale, mesela Eskişehir. 2 büyük ilçesinde var, diğerlerinde yok. Bu belediyeler köpekleri nereye götürecek? Oraya götürecek, ‘Güvenlik zafiyeti’ denecek, uyutulacak. Barınak kurmaya 4 yıl müsaade ediyor, ama köpeklerin hemen toplanmasını istiyor. Kim bakacak bu hayvanlara sokakta? Zaten yerel hayvan koruma gönüllüleri bakıyor.
-Konu sadece hayvanlar mı? Psikolojik olarak insanlar bundan nasıl etkilenecek?
Çocukların gözü önünde bu hayvanlar toplanacak. Ertesi gün çocuk sorduğunda ‘Biz uyuttuk, ötanazi yaptık’, gelecek nesildeki psikolojik yapıyı ve travmaları düşünebiliyor musunuz? Toplumu travmaya sokacaklar.
– ‘Ötanazi’ neden çözüm olmaz? Çözüm için neler yapılmalı?
Bu tasarı katliam ve üreme kısır döngüsüne devam edecek. Kabul etmemiz mümkün değil. Öldürülmesi için hayvanlarımızı vermeyeceğiz. Çözüm kısırlaştırmayla mümkünken, çözüm doğanı öldürmek değil doğanı engellemekken öldürme isteği neden? Hep söyledik. 1403 belediye, günlük 11 kısırlaştırma ile 264 iş gününde 4 milyon köpek kısırlaştırabiliyor. Çözüm bu kadar kolay. Bu kanun hayvanları yok etmeye göre tasarlanmış. Ama şunu göremiyorlar. 114 yıldır, 1910’dan beri hayvanlar zaten öldürülüyor. Çözüm olmadı. Siz burada öldürüyorsunuz 10 taneyi, öbür tarafta 30 tane doğuyor. Yapmanız gereken öldürmek değil. Orada akan bir pınar var, bu pınarı durdurmanız. Kısırlaştırıp kontrolsüz üremeyi durdurmanız gerekiyor. Bunu yapmıyorlar. Barınak kurma deyince beton yarışına girmeye gerek yok. ‘4 milyon köpeklik 4 bin barınak kuralım, yağlı iş’ diye kolları sıvamaya gerek yok. 3 konteynırla bile yapılabilen kısırlaştırma merkezleri kurun diyoruz.