Türkiye’de “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” kuralını devlet yönetimine yerleştiren ve demokrasiyi taçlandıran Cumhuriyet’in ilanının üzerinden 100 yıl geçti.
Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet’in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırladığı “İşgalden Cumhuriyet’e giden yol” temalı üç bölümlük dosya haberin üçüncü ve son bölümünde, Cumhuriyet ilan edilmeden önceki son 24 saatte Ankara’da yaşananlar anlatıldı.
Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasıyla başlayan hem savaş meydanlarında hem de müzakere masalarında art arda gelen zaferlerle Türk milletinin gerileme dönemi sona erdi.
Büyük Önder Mustafa Kemal Paşa, Lozan Barış Antlaşması ile bağımsızlığını dünyaya duyuran Türkiye’nin yüzünü, çağdaşlaşma ve demokrasiye çevirdi.
Ankara’nın, hükümet merkezi olmasının ardından mevcut rejimin isminin de bütün açıklığıyla konulması, yeni devlet başkanının da seçilmesini gerektiriyordu.
Mevcut sistemde meclis başkanı, aynı zamanda hükümet başkanı olarak da görev yapıyor, bu da hükümetin kurulmasını zorlaştırıyordu. 25 Ekim 1923’te hükümetin istifasıyla bunalım yaşandı.
Bu olay, Mustafa Kemal’e “Cumhuriyet”i ilan etmek için beklediği fırsatı verdi.
28 Ekim 1923 akşamı Çankaya Köşkü’nde kurmaylarıyla bir araya geldiği yemekte Gazi Mustafa Kemal Paşa, “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” dedi.
O gece İsmet Paşa ile 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı.
İsmet Paşa başkanlığında 29 Ekim’de saat 18.00’de toplanan Meclis, Anayasa Komisyonu tarafından sunulan ve anayasa değişikliğini de içeren tasarıyı saat 20.30’da oturuma katılan 158 üyenin tamamının oyuyla kabul etti.
Ayrıca Gazi Mustafa Kemal Paşa, saat 20.45’te oy birliğiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
“Yaşasın Cumhuriyet” sesleri ve alkışlarla karşılanan Cumhuriyet’in ilanı için 101 pare top atışı yapıldı.
Çankaya Köşkü ve Kurtuluş Savaşı Müzesi
Cumhuriyet ilan edilmeden önceki son 24 saate ev sahipliği yapan Çankaya Köşkü, Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya daha sakin ve huzurlu ortamda yaşamasını sağlamak amacıyla Ankara Belediyesi tarafından 30 Mayıs 1921’de armağan edildi.
O tarihten sonra Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına bağlı kullanılan ancak bir süredir restorasyonda olan köşk, 29 Ekim Pazar günü ziyarete açılacak.
Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan 1. TBMM Binası, 1924’e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi binası olarak kullanıldı. 23 Nisan 1981’de “Kurtuluş Savaşı Müzesi” adını alan müze, halen TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı bünyesinde hizmet veriyor.
Atatürk’ün “Nutuk” eserini okuduğu İkinci TBMM binası
18 Ekim 1924’te kapılarını açan ve 36 yıl hizmet veren İkinci TBMM Binası, başkent Ankara’nın yakın tarihine tanıklık eden en önemli müzelerinin başında geliyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle yaptırılan ve “Nutuk” eserini okuduğu İkinci TBMM binası, 40 yıldır, Cumhuriyet Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.
“Cumhuriyet’i kalbinde milli bir sır olarak sakladı”
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nasrullah Uzman, AA muhabirine, Cumhuriyet’in ilanına giden süreci anlattı.
“Mustafa Kemal Paşa, henüz askeri idadideyken Misak-ı Milli sınırları içerisinde, Türk nüfusunun yoğunlukta olduğu coğrafyada milli devlet kurma fikrine sahipti.” diyen Uzman, Ata’nın, kurulacak milli devletin yönetim şeklinin de demokrasiye dayanması gerektiğine olan inancını aktardı.
Uzman, “(Atatürk) Bunu kalbinde milli bir sır olarak saklasa da buna yönelik adımlar atmaya da devam etti.” dedi.
Paşa’nın, Cumhuriyet’in ilanını yüksek sesle ilk kez Erzurum’da dillendirdiğini aktaran Uzman, Meclisin 28 Ekim 1923’ten önce Cumhuriyet’le ilgili çalışmalarının olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Uzman, Cumhuriyet’in ilanından önceki son 24 saatte yaşananları ise şu sözlerle anlattı:
“Paşa, 28 Ekim günü Meclis’teki rutin görüşmelere katıldıktan sonra kendisini bekleyenleri gördü ve Çankaya Köşkü’nde akşam yemeğine çağırdı. O gün yemekte, ‘Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.’ dedi. O gün orada bulunanlar zaten Cumhuriyet’in ilan edilmesi gerektiğini düşünüyordu. İsmet Paşa hariç diğer misafirler yemekten sonra ayrıldı. Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ile ertesi gün Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda yapılacak değişiklikleri planladı.”
Parti grubunun 29 Ekim 1923’te yeniden hükümetin seçilmesi için toplandığı ama yine bir kriz yaşandığı için hükümetin seçilemediğini aktaran Uzman, çözüm için Mustafa Kemal Paşa’nın meclise davet edildiğini anlattı.
Uzman, “Mustafa Kemal Paşa kürsüye gelerek ‘Efendiler, bana bu krizi çözmem için bir saat müddet verin.’ dedi. İki saat sonra tekrar kürsüye gelen Paşa, o gün Mecliste bulunan 158 milletvekilinin oy birliğiyle aldığı karara göre 20.30’da Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetim şekli Cumhuriyet’i ilan etti.” diye konuştu.
“Cumhuriyetin ilanı müjdeli haber olarak halka duyuruldu”
Kurtuluş Savaşı Müzesi Sorumlusu Fatma Hicret Un ise 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanının ardından yaşanılanları şöyle anlattı:
“Teşkilat-ı Esasiye’nin 1. maddesi olan ‘Hakimiyet bila kaydü şart milletindir. Yönetim usulü milletin mukadderatını, milletin kaderini bizzat kendisi tayin etmesi üzerine kuruludur.’ maddesine, ‘Devletin şekl-i hükümeti Cumhuriyet’tir.’ ibaresi eklendi. 30 Ekim 1923’te dönem gazetelerinde ‘müjdeli haber’ olarak halka duyuruldu. 101 pare top atışı yapıldı. 19 Mayıs 1925’te Cumhuriyet’in ilan edildiği günün bayram olması gerektiğine karar verildi ve 25 Nisan 1925’te Resmi Gazetede yayımlandı.”