1948 yılında karanlık bir cinayete kurban giden usta yazar, hâlâ tüm okurların hafızalarında yerini koruyor. Eserleri baskı üstüne baskı yapan, Kürk Mantolu Madonna romanıyla efsaneleşen Ali, 75 yıldır aramızda yok.
Yazdığı eserlerle hafızalara kazınan, insanın iç dünyasına dair derin analizler yapan Sabahattin Ali, Bulgaristan’a gitmeye çalışırken kendisine refakat eden Ali Ertekin tarafından başına odunla vurularak katledildi.
Ali’nin ölümü hem toplumu hem de edebiyat çevrelerini derin yasa boğarken; ölümü ise bir türlü aydınlatılamadı. Bu konuda birçok ve yaz yazıldı. Sonuncusunu ise yazar ve gazeteci Gökçer Tahincioğlu yazdı:
Sabahattin Ali’yi Ben Öldürdüm…
Gökçer Tahincioğlu, okurlarını yeni gerçeklerle yüz yüze bırakıyor.
Yaşamı boyunca pek çok eser kaleme alan Sabahattin Ali, insan ruhunun derinliklerine nüfuz eden satırlarıyla ne kadar gerçekçi bir yazı ustası olduğunu kanıtlamıştır. Hem şiirleriyle hem de roman ve öyküleriyle dönemi yazarları arasında üretkenliğiyle öne çıkmıştır.
Toplumcu gerçekçi romancı
Toplumcu gerçekçi eserleriyle edebiyatımızda en çok okunan kalemlerin başında gelen Sabahattin Ali’nin ismi hem ülkemizde hem de dünya kamuoyunda önemli yere sahip.
Yazdıkları ve öne sürdüğü fikirleriyle dönemin yönetimince sakıncalı bulunan Ali’nin hayatı hapishanelerde ve sürgünlerde geçti. Türkiye’nin değişik vilayetlerinde dört duvar arasında kalan usta yazar, ülkesine olan sevdası ve aşkıyla yaşadı.
Yazar ve gazeteci Gökçer Tahincioğlu kaleminden cinayeti üzerine yarı kurmaca bir metin: Sabahattin Ali’yi Ben Öldürdüm. İletişim Yayınları‘ndan raflardaki yerini aldı.
Yazar Sabahattin Ali
Bir cinayetin anatomisi
Tahincioğlu romanında usta yazarın cinayetinin peşine düşüyor ve okurları yepyeni bilgiler sunuyor. Tahincioğlu, Türk edebiyatının usta yazarlarından olan Sabahattin Ali’yi masaya yatırıyor ve karanlıkta kalan, aydınlatılmayan cinayetin şifrelerini çözüyor.
Sayfa: 270
Bir yolculuğun hikayesi
Sabahattin Ali’yi Ben Öldürdüm, kurmaca ile gerçeğin iç içe geçtiği bir yolculuğun hikâyesi. Sabahattin Ali cinayetini aydınlatmaya çalışan esrarlı bir yazarın, kendi hakikatini de aramasının, her durakta, her otelde, her gecede, her kentte cinayetin izleriyle birlikte kendinden ve hayatından eksik parçaları da bulmaya çalışmasının romanı.
Gerçekten hakikati bilmek istiyor musun?
Peki hakikate ulaşmak mümkün mü?
Bu ve buna benzer soruların cevabını Gökçer Tahincioğlu romanında açıklığa kavuşturuyor.
Kurmaca ve gerçek iç içe
Gökçer Tahincioglu, Sabahattin Ali cinayetinde bugüne kadar gün ışığına çıkmamış, cinayetle ilgili iddiaları doğrulayabilecek belgeleri ince ince örülmüş bir romanın parçası olarak açıklıyor.
Yazar ve gazeteci Gökçer Tahincioğlu
Meraklı okurlar için kitaptan bir bölüm sunuyoruz;
“Bir kuş gibi çırpınan kalpler…”
“İnsanlar öldüğünde izlediği filmler ne olur bilmiyorum. Dinledikleri şarkılar, içlerinde biriken özlemler. Okudukları kitaplar boşa mı okunmuş olur misal? Bir kuş gibi çırpınan kalpleri, ısındıkları bahar güneşleri, ciğerlerine çektikleri taze çimen kokuları. İlk sonbahar yağmurlarıyla gizledikleri gözyaşları. Yalnızlıktan üşüdükleri kışlar, kederi gizlemek için saklandıkları çocukluk gülüşleri, sadece yalnız olmadıklarını düşündükleri için imrendikleri insanlar…”
Kitap sayfası için iletişim: